13.07.2017

VATAN VE ŞEHİTLİK VATAN NEDİR?

Vatan; üzerinde bir milletin yaşamını sürdürdüğü toprak parçasına verilen isimdir. Ancak vatan için sadece toprak parçasıdır demek yetersiz kalır. Çünkü vatan adeta bir ana kucağı, bir milletin, insanını bağrına basan şefkat dolu kollardır. Şairin dediği gibi;
“Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır,
Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır”.

Tarih boyunca vatan her zaman kutsal sayılmıştır. Vatan uğruna birçok savaşlar yapılmış, pek çok kan dökülmüş, bu uğurda birçok can feda edilmiştir. Yıllardır vatan için yazılmadık şiir kalmamış, birçok edebi eserde vatan konusu işlenmiştir. Bu toprak parçası kolay kazanılmamıştır, bu nedenle de kolayca almak isteyenlere verilecek çok önemli cevap, hatta çok sert karşılık vardır. İstiklal Şairimiz M. Akif’in dediği gibi;

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiği günler hakk'ın...
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.

Vatan, bir milletin yuvası olduğu sürece üzerinde o milletin bayrağı dalgalanır. Dalgalanan her bayrak o vatanın sahibinin kim olduğunu gösterir. Vatanlarında bağımsızca yaşayan tüm miletlerin sahip olduğu bir bayrak mutlaka vardır.

İstiklal Marşı’nda Milli Şairimiz Mehmet Akif ERSOY;
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.
Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal...
Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!

Dizelerinde bayrağın bir milletin sembolü olduğunu açıkça göstermiştir. Ayrıca bu vatan için dökülen kanlar da şair tarafından unutulmamış vatanı vatan yapan unsurlardan en büyüğü şair tarafından yine bu dizelerde dile getirilmiştir.
Vatanı bugünlere getirerek bize teslim eden atalarımıza karşı bir minnet borcumuz vardır. Bu borcu ödemenin en kolay yolu ise bu vatanı korumak onların bize zorluklarla teslim ettiği bu topraklara gözümüz gibi bakmaktır.
Bu dünyada bizim için en kıymetli varlıklardan biri vatandır. “Vatan sevgisi imandandır”. Bu nedenle biz vatanımızı çok severiz. Bu duygu tarih boyunca böyle olmuştur, bundan sonra da böyle olacaktır. Vatanımız için birbirinden güzel destanlar söylemiş, türküler yakmışızdır. Yeri geldiğinde binlerce şehit vermekten de kaçınmamışızdır.

“Bin yıldan beri yaşamaktayız burada
Milyonlarca can verdik sahip olduk bu yurda”
“Ecdadını zannetme asırlarca uyurdu
Nerden bulacaktın o zaman eldeki yurdu”
Vatan olmazsa millet ve devlet olmaz. Bağımsız olmayan bir vatan, orada yaşayanlar için zindan haline gelir.

Vatan sevgisi kavramı kuru bir lâftan ibaret değildir. O sevgiyi gönlümüzün derinliklerinde duyar ve hissederiz. Söz açılınca hemen coşarız, 18 Mart Çanakkale’ye ve 15 Temmuz gecesi ülkemize; vatan hainlerinden, düşmandan saldırı olunca meydanlara, cepheye koşarız. Ona kötü söz söylenmesine, yan gözle bakılmasına tahammül edemeyiz. Biz devletini, vatanını seven bir milletiz. Düşmanlarımız bizim zor durumda kaldığımızda aziz vatanımız, devletimiz ve necip milletimiz için neler yaptığımızı, yapacağımızı çok iyi bilirler.
Vatanını, devletini seven kişiler gerekirse mallarını ve canlarını feda etmekten çekinmezler. Bizler, bu güzel vatan için canlarıyla ve kanlarıyla nice destanlar yazan bir milletin, ecdadın evlâdıyız, torunlarıyız.

Vatana olan sevgimizi ancak onun uğrunda yapacağımız çalışmalarla ispatlayabiliriz. Yaşı, cinsi, görevi, mesleği ne olursa olsun, herkesin bu güzel vatan için yapması gereken işler vardır. “Vatanını en çok seven, vatanına en çok hizmet edendir.” Düsturuyla hareket etmeliyiz.

Tarihi şan ve şerefle dolu bir milletiz. Atalarımız vatan, millet ve inançları uğrunda her türlü zorluğa göğüs germiş, gerektiğinde canlarını, mallarını vermekten çekinmemişlerdir. Çünkü peygamberimiz (s.a.s) in; “dini, kutsalı, canı ve malı uğruna öldürülen şehittir” müjdesini şiar edinmişlerdir.

Vatanı korumak, kollamak hem milli hem de dini bir görevdir, dinimiz vatan savunması için savaşmayı, mücadeleyi ibadet saymıştır. Bunun için her zaman, her yerde hazırlıklı olmamızı emretmiştir. Vatan müdafaasına önem veren atalarımız yeri geldiğinde bu görev için cepheye gitmeyi, cephede çarpışmayı, bunun sonunda şehit ya da gazi olmayı şerefli bir görev saymışlardır.
Vatan savunmasına katılmakla dinimizi, bayrağımızı, vatanımızı, namusumuzu, izzetimizi ve şerefimizi korumuş oluruz. Bunlar bizim asla vazgeçemeyeceğimiz değerlerdir.

Dinimiz, vatan savunmasından kaçmayı büyük günahlardan saymıştır. Peygamberimiz (s.a.s) “Savaşın kızıştığı zaman, savaş meydanından kaçmayı helak edici yedi günahtan biri” saymış “Vatanın savunması için nöbet bekleyenlerin gözlerini cehennem ateşinin yakmayacağını” müjdelemiştir.

ŞEHİTLİK NEDİR?

Şehitlik: Kahramanın ölümü değil, ölümün kahramanlığıdır. Vatan, din, bayrak, millet uğruna, Allah yolunda ölen kişidir. Halk arasında Şehitlere büyük önem verilir. Şehitlik Allah katında çok değerlidir; peygamberlikten sonraki en yüksek mertebedir. Onlar kutsal değerler için canlarını, mallarını feda etmişler, cennet karşılığında canlarını ve mallarını vermişlerdir. Atalarımız şehitliğin ne kadar yüksek bir mevki olduğunu bildikleri için vatan savunmasına seve seve katılmışlar, “ ölürsem şehit olurum, kalırsam gazi” inancıyla canla başla mücadele etmişlerdir. Bizler de bu vatan için gece gündüz demeden çalışmalı, gayret etmeli, elimizden gelen bütün fedakârlıkları yapmalıyız.

Şehitlik dini bir kavramdır, Allah Teâlâ’nın; din, vatan, kutsal uğruna canını feda eden kişilere verdiği en yüksek manevi rütbedir. Bu rütbe can, mukaddesat, karşılığında alınmış her kişiye değil, er kişiye verilen peygamberlikten sonraki en yüksek rütbedir. Dinimize göre şehitler cennetle müjdelenmişlerdir. “Şehitlerin, kul hakkı dışındaki bütün günahlarının bağışlanacağını” Peygamber Efendimiz (s.a.s) müjdelemiştir.

Yüce Rabbimiz, şehitlere “ölüler” demememizi istemektedir. Bu konuda Bakara suresinin 154. ayetinde şöyle buyurmaktadır: “Allah yolunda öldürülenlere ‘ölüler’ demeyiniz. Zira onlar diridirler, fakat siz farkında değilsiniz.”

Şehitlik; sadece askerlikte olmaz, bu vatanı savunmak, korumak, kollamak için asker, emniyet, sivil, çoluk çocuk, dede, nine fark etmez herkesin üzerine düşeni yapması, gerekirse bu vatan, devlet, millet için canını, malını feda etmesi gerekir. Örneğin: Kurtuluş Savaşında, Çanakkale de, 15 Temmuzda; hain, menfur darbe girişiminde, ülkemizi işgalde; her türlü fedakârlığı yapan, yardım eden, tanka çıkan, tanka kafa atan, tankın önüne yatan, vücudunu siper eden, su satan, simit satan ama vatanını asla satmayan; dedeler, nineler,(Nene Hatunlar, Şerife Bacılar, Kara Fatmalar, daha nice canlar, kahramanlar) gençler, yaşlılar, kadınlar, erkekler ve çocuklar gibi hiç yılmadan canları pahasına yardımlarının dokunması için, vatanı kurtarabilmek için ölen insanlar, ölümün kahramanlığını yaşayanlar da, mutlaka şehittir.

İstiklal Şairimiz Mehmet Akif ERSOY’un dediği gibi;
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şuheda fışkıracak toprağı sıksan, şuheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsın da hüda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.
Asım'ın nesli...diyordum ya...nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmiyecek.
Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar,
Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.

Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi...
Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
'Gömelim gel seni tarihe' desem, sığmazsın.
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana âgûşunu açmış duruyor Peygamber.

Bize düşen görev şu anda sahip olduğumuz devletimizi, milletimizi korumalı ve de tabi ki bu ülke uğruna şehit olan insanlarımızın çabalarını boşa çıkarmamak, emaneti zayi etmemek, emanete hıyanet etmemek, bizden sonraki nesillere bu vatanı gururla teslim etmektir.

Ya Rabbi! Malazgirt zaferinden İstanbul’un Fethine, Sarıkamış’tan, Kurtuluş savaşına,18 Mart Çanakkale Zaferinden Sakarya’ya, 15 Temmuza ve günümüze kadar şanlı tarihimizi kanlarıyla kazanarak bizlere emanet eden, din-ü devlet, mülk-ü millet, istiklal ve istikbalimiz için hayatlarını feda eden, vücutlarını siper eden, kanlarıyla vatanımızın tapusunu yazan, şehadet şerbetini içen tüm şehitlerimize gani gani rahmet eyle, mekânlarını cennet, makamlarını ali eyle, tüm şehitlerimizi; şehitlere, Hz Hamza’ya Hz Hüseyin’e, Peygamberlere, Sıddıklara, Salihlere komşu eyle, şefaatine cümlemizi nail eyle, kederli ailelerine, yakınlarına, milletimize sabrı cemil, ecri cezil, metanet ihsan eyle, gazilerimize uzun, hayırlı ömürler ihsan eyle, yaralılarımıza, hastalarımıza acil şifalar ihsan eyle, atalarımızın emaneti bu mübarek vatanı, şehit düşüp kucağında yatanı, hudutlarda, meydanlarda nöbet tutanı, görünür görünmez, bilinir bilinmez her türlü tehliken afatı semaviye ve araziye den, tüm terör örgütlerinin, şerlilerin şerrinden muhafaza eyle, imanımızı söndürtme, bayrağımızı indirtme, Şairin; “Şahadet parmağıdır göğe doğru minare” dediği minarelerimizden İslam’ın sesli bayrağı, şiarı olan ezanımızı, salamızı dindirtme, mabetlerimizin göğsüne namahrem elini değdirtme, harimi ismetimizi, izzetimizi, şerefimizi, onurumuzu çiğnetme, vatanımızı böldürtme, birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi bozdurtma, bozmak isteyen harici ve dâhili düşmanlarımıza fırsat verme, fitne ateşini tutuşturarak bizi yakmak, yıkmak, yok etmek isteyenlere karşı bizi yekvücut, tek bilek eyle, suret-i haktan görünerek din görüntüsü altında bu milletin arasına fitne, fesat tohumlarını ekenleri kahr-u perişan eyle! Bizi dinle, imanla, Kur’an’la, Peygamberle, Allah ile aldatanlardan ve aldananlardan eyleme! Bu aziz millete karşı hile, oyun ve tuzak kuranların tuzaklarını kendi başlarına çevir, tuzaklarını makus eyle, düşmanlarımıza fırsat verme, bize feraset ihsan eyle!

Devletimizi payidar, milletimizi bahtiyar eyle, kahraman ordumuzu, güvenlik güçlerimizi; karada, denizde, havada her zaman muzaffer eyle, muvaffak eyle, ülkemize; dirlik düzenlik, milletimize; birlik ve beraberlik ihsan eyle.

Biz,kısık sesleriz...minareleri,
Sen,ezansız bırakma Allahım!
Ya çağır şurda bal yapanlarını,
Ya kovansız bırakma Allahım!
Mahyasızdır minareler...göğü de,
Kehkeşansız bırakma Allahım!
Müslümanlıkla yoğrulan yurdu,
Müslümansız bırakma Allahım!
Bize güç ver...cihad meydanını,
Pehlivansız bırakma Allahım!
Kahraman bekleyen yığınlarını,
Kahramansız bırakma Allah'ım!
Bilelim hasma karşı koymasını,
Bizi cansız bırakma Allah'ım!
Yarının yollarında yılları da,
Ramazansız bırakma Allah'ım!
Ya dağıt kimsesiz kalan sürünü,
Ya çobansız bırakma Allah'ım!
Bizi sen sevgisiz, susuz,havasız;
Ve vatansız bırakma Allah'ım!
Müslümanlıkla yoğrulan yurdu,
Müslümansız bırakma Allah'ım!