12.04.2018

MİRAÇ KADİLİ MESAJI...

“Recep ayının 27. Gecesi olan ( 13 Nisan 2018 Cuma gününü’ Cumartasi’ye bağlayan gece ), Peygamberimizin miraca çıkışının 1439. Sene-i devriyesini idrak etmiş olacağız.

Mi’rac olayı kuvvetli rivayete göre ikinci Habeşistan hicretinden ve Hz, Hatice ile Ebu Talib’in vefatından sonra, hicretten bir yıl önce meydana gelmiştir. Peygamberimizin bu mucizesi Receb ayının 27. gecesinde yad edilmektedir.

Mi’rac hadisesi gerçekleştiği zaman müşrikler bunu inkar etmiş¬ler, böyle bir hadisenin gerçekleşmesinin mümkün olmadığı hu¬susunda akıl yürütmüşler, Efendimizi yalancılık ve sihirbazlıkla suçlamışlardır. Akıllarınca Allah Resülü’nü yalancı konumuna düşürmek için ondan Beytü’l Makdis’i anlatmasını istemişlerdir. Bunun üzerine Peygamberimiz, Kabe’nin bitişiğindeki Hicr’de ayağa kalkmış; Allah, Beytu’l-Makdis’i Resülu’nün gözünün önüne getirmiş, Efendimiz de ona bakarak özelliklerini Ku¬reyşe anlatmıştır. [Buhari, Menakıb, 4 I] Şaşkınlıklarını gizleyeme¬yen müşrikler, "Vallahi anlattıkları doğru." demekten kendilerini alamamışlardır.

Peygamberimiz, miraca götürülmeden önce çok sıkıntılı günler geçirmişti. Mekke müşriklerinin baskısı artmış, yeni Müslüman olanlara işkence had safhaya çıkmış, Peygamber Efendimiz (a.s.) kısa aralıklarla amcası Ebu Talib’i, sonra da eşi Hz. Hatice’yi kaybetmişti. Bu sıkıntılı ortamda teselli ve hüznü paylaşması gerekenler, aksine hakarete varan baskılarını artırmışlardı. Sıkıntılı ortamdan biraz da olsa kurtulmak için Taife gitmiş orada taşlanarak geri çevrilmiş, hüzün içinde Mekke’ye geri dönmüştü. Yüce Allah, işte böyle bir ortamda Habibini teselli etmek ve gayb âlemini göstermek için Peygamberimizi huzuruna davet etti.

İSRA, Hz. Peygamber’in, hicretten yaklaşık bir sene evvel, Receb Ayının 27. gecesinde Mekke’de Mescidi Haram’dan alınarak, Burak denilen bir vasıta ile Kudüs’teki Mescidi Aksa’ya götürülmesidir. MİRAÇ ise bu kudsi yolculuğun Mescidi Aksa’dan itibaren Cebrail (a.s.) in eşliğinde göklere ve Sidretül Münteha’ya kadar devam etmesidir.
Bu seyahat ve ulvi yolculuk, Allah Resulünden başka hiçbir Peygambere nasip olmamıştır. Kuran’da şöyle buyrulmuştur: “Kulunu bir gece, ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye Mescidi haramdan, çevresini mübarek kıldığımız Mescidi aksaya götüren Allah, bütün noksanlıklardan münezzehtir.”

Bu hadisenin bahsedildiği İsra suresinde şu mesajlar yer almaktadır: Allah’tan başkasına kulluk yapmayın, anne ve babanıza itaat edin, akraba ve ihtiyaç sahiplerine yardımda bulunun, israf ve savurganlıktan uzak durun, rızık endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin, zinaya yaklaşmayın, cana kıymayın, yetim malı yemeyin, ölçü ve tartıyı tam yapın, hakkında kesin bilgi sahibi olmadığınız şeyin peşine düşmeyin, yeryüzünde kibirlenerek yürümeyin.

Miraçta, peygamberimiz (a.s.)’a ümmeti için; Allah’a şirk koşmadan ölenin cennete gireceği; Bakara suresinin son iki ayeti ve günde beş vakit namaz hediyesi verilmiştir. Miraç, Allah’ın sonsuzluğuna, büyüklüğüne ve birliğine yapılan en görkemli şahitliktir. Miraç’ı hatırlamak ve anmak, günde beş kez namaz ile kapısını çaldığımız Allah’ın sonsuz merhametine yeniden ulaşma dileğidir. Mü’minin miracı namazdır. Allah’a en yakın olduğumuz an da secde anıdır.

Mübarek gün ve gecelere mahsus bir ibadet şekli bulunmamakla birlikte, bunlardan her birinin manasına uygun salih ameller işleyerek bu değerli zaman dilimleri ihya edilebilir. Miraç gecesinde Sevgili Peygamberimizi, başta mi’rac olmak üzere onun mucizelerini, o gece armağan edilen namaz ibadetinin önemini İsra su¬resini ve onda geçen dini, ahlaki hükümleri anmak, tezekkür ve tefekkür’ etmek, önemli manevi kazanımlar elde etmemize vesile olacaktır., Bunun yanında Kur’an-ı Kerim tilavet etmek, kaza ve nafile namaz kılmak, işlenen günahlara tövbe etmek ve istiğfarda bulunmak Efendimiz (s.a.s)’e salat ve-selam getirmek sureti ile bu gece bereketli kılınabilir.

Bu duygularla başta Şebinkarahisar, ülkemiz ve dünyada yaşayan bütün Müslümanların kutlu Miraç kandilini tebrik ediyor, bu kandilin İslam aleminin birlik, dirlik ve beraberliğine, insanlığın hidayetine, dünyada yaşanan acı ve göz yaşının yerini kalıcı bir huzur ve barışın almasına vesile olmasını Cenab-ı Hak’tan niyaz ediyorum."