İnsan sosyal bir varlık olduğundan hayatını ancak bir topluluk içinde sürdürebilir. Bu birlikteliğin sağlıklı bir şekilde devam edebilmesi için bireyler uyum içinde olmalıdır. Bu nedenle insanlar uyum ve birlikteliği bozacak kötü söz ve davranışlardan birbirlerini sakındırmalıdır. Kur’an-ı Kerim’de bu durum bir ayette şöyle ifade edilmiştir:
“İçinizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülükten sakındıran bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa erenler onlardır.”
Toplumun, dinî konularda doğru bilgi edinmesi, iman, ibadet ve ahlak esaslarını öğrenmesi vaaz ve irşat faaliyetleri ile gerçekleşir. Böylece insanlar, bulundukları yaş ve bilgi seviyesine göre sürekli bilgilenme fırsatı bulur, bilmedikleri konularda ve yeni gelişmeler hakkında aydınlanırlar. Hz. Peygamber de, “Din nasihattir...” hadisiyle bütün insanların irşada ihtiyaçlarının bulunduğunu vurgulamıştır.
Peygamberimizle başlayan vaaz ve irşat faaliyetleri sahabe ve ondan sonra gelen nesiller tarafından da devam ettirilmiş, bu faaliyetler İslam dininin öğretiminde önemli bir metot olarak yerini almıştır.
İnsanlar, kendileri de çeşitli eserleri okuyarak birtakım dinî bilgiler elde edebilirler. Ancak dinledikleri vaazlarla edindikleri bu bilgileri pekiştirirler ve yeni bilgiler edinir, yanlış bilgilerini düzeltirler. Böylece hurafe ve batıl inançlardan uzaklaşarak sağlam dinî bilgilere ulaşırlar.
İnsanlar, günlük yaşamlarında bazı sorunlarla karşılaşır, dinî yaşamla ilgili sorulara cevap bulma ihtiyacı hissederler. Ayrıca bazı meşguliyetler nedeniyle yaratılış gayesini, görev ve sorumluluklarını unutabilirler. Bu durumda vaazlar ile insanlara görev ve sorumlulukları hatırlatılır ve karşılaştıkları sorunların çözümüne katkıda bulunulur.
Vaizlik görevini yürüten kimse insanlara doğru bilgiler sunabilmek ve onları dinî konularda aydınlatmak için gerekli araştırmaları yapar. Karşılaştıkları yeni problemlere çözüm bulmaya çalışır. Böylece kendisini sürekli yeniler. Vaaz yoluyla toplumla sağlıklı bir iletişim kurarak onları iyi ve doğruya yönlendirir.
Peygamberler, tebliğ görevlerini vaaz ve irşat metodunu da kullanarak yapmışlardır. Kur'an-ı Kerim peygamberlerin vaaz ve irşatlarından örnekler sunar.
Örneğin, A'râf suresinin 85. ayetinde Hz. Şuayb'ın kavmine verdiği öğütler yer almaktadır: “Medyen’e de kardeşleri Şuayb’ı (gönderdik). Dedi ki: Ey kavmim!
Allah’a kulluk edin, sizin ondan başka ilahınız yoktur. Size Rabbinizden açık bir delil gelmiştir; artık ölçüyü, tartıyı tam yapın, insanların eşyalarını eksik vermeyin. Düzeltilmesinden sonra yeryüzünde bozgunculuk yapmayın. Eğer inananlar iseniz bunlar sizin için daha hayırlıdır.”