20.01.2021

"Gençler hakikati kabullenmeye ve sahiplenmeye yetişkinlerden daha müsaittir."

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, koronavirüs salgını nedeniyle çevrimiçi gerçekleştirilen “39. İl Müftüleri İstişare Toplantısı”nda konuştu, gençlere yönelik çalışmaların önemine dikkati çekerek; “Gençler hakikati kabullenmeye ve sahiplenmeye yetişkinlerden daha müsaittir.” dedi.

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, çevrimiçi düzenlenen “39. İl Müftüleri İstişare Toplantısı”nda 81 il müftüsüne hitap etti.

Konuşmasına, Edirne İl Müftülüğü hizmet binasında çıkan yangın dolayısıyla geçmiş olsun temennisinde bulunarak başlayan Başkan Erbaş, “Şartlar ne olursa olsun, Diyanet İşleri Başkanlığının mensupları, hizmetlerini kesintisiz sürdürecektir. Aynı zamanda zorluklarla mücadelede, sağduyu ve ferasetle milletimize öncülük ve rehberlik etmeye devam edecektir.” dedi.

- Misyonu büyük olanların yükü, zor zamanlarda daha da ağır olacaktır

Diyanet İşleri Başkanlığının salgın döneminde büyük bir gayretle milletimizin hizmetinde olduğunu vurgulayan Erbaş, “Misyonu büyük olanların yükü, zor zamanlarda daha da ağır olacaktır.” değerlendirmesinde bulunarak şöyle konuştu:

“Bizim ana gayemiz, Yaradan’a itaat ve mahlûkata merhamet inancını gönüllere yerleştirmektir. Tevhid ve vahdet bilincini zihinlere nakşetmektir. Bütün insanlığın dünyada huzuruna, ahirette kurtuluşuna rehberlik etmektir. Diyanet İşleri Başkanlığı mensupları olarak bizler; yüksek bir ahlak, ideal bir toplum, güzel bir istikbal inşasına destek olmak için üç alandaki çalışmalarımızı en ileri seviyeye getirmek zorundayız. Bu alanlar; çocuklara, gençlere ve aileye yönelik din ve eğitim hizmetlerimizdir. Bu üç kesime yönelik faaliyetlerimiz, nesillerimize daha güzel bir dünya bırakma adına insanlık vazifemizdir. Onları, hakikat ve güzel ahlakla buluşturmak adına kulluk görevimizdir.

- Millet olarak en büyük imkân ve zenginliklerimizden birisi gençlerimizdir

Bizim millet olarak en büyük imkân ve zenginliklerimizden birisi gençlerimizdir. Genç ve dinamik nüfusumuzdur. 18 milyonu aşkın okul öncesi, ilköğretim ve ortaöğretim öğrencimiz var. 8 milyon civarında üniversite öğrencimiz var. Sadece öğrenci nüfusumuz, dünyadaki 143 ülkenin nüfusundan daha fazladır. Üstelik bu sayıya, öğrenci olmayan genç nüfusumuz dâhil değildir. Bu potansiyelin farkında olmak durumundayız.

- Gençlik hizmetlerinin önemini idrak etmek zorundayız

Bugün hızla gelişen teknoloji, sanal bir dünya oluşturmuş ve bilhassa gençleri o dünyaya çekmiştir. Dijital imkânlar sınırları kaldırmış, toplum içinde ve toplumlar arasındaki iletişimi ve etkileşimi yoğunlaştırmıştır. Bu sebeple, kuşaklar arasında ciddi uyumsuzluklar ve çatışmaların sıklıkla yaşandığına şahit oluyoruz. Dolayısıyla yeni neslin dilini ve üslubunu anlamanın, onlarla iletişim kanalları açabilmenin, yeni bir ortak dil ve üslup oluşturmanın kaçınılmaz olduğunu ifade etmeliyim. Dahası, sosyal medyayı etkin biçimde kullanan yeni kuşağın sadece dil ve üslubunun değil, düşünce tarzlarının, anlama biçimlerinin ve kendilerini ifade etme yöntemlerinin de farklılaştığını görmemiz gerekiyor. Bilgiye erişim avantajına sahip, teknolojiyi iyi kullanan, özgürlüğüne düşkün bu kuşağın; hayalleri, dertleri, sıkıntıları, sorunları var. Bunların karşısında ise büyüklerin sadece gelecek kaygıları var.

- Gençlerin hislerini, hayallerini bilmeden, tutkulu bir şekilde onlara ulaşma çabası bir fayda sağlamayacaktır

Günümüz gençliği, kendilerini anlamada yetersiz kaldığımızı düşünüyor. Onların gerçeklerini, hislerini, hayallerini bilmeden, tutkulu bir şekilde onlara ulaşma çabası bir fayda sağlamayacaktır. Öğüt ve nasihat içerikli ifadelerden hoşlanmıyorlar ve bu yöntem iletişim için uygun bir çare olarak görünmüyor.

- Gençler hakikati kabullenmeye ve sahiplenmeye yetişkinlerden daha müsaittir

Bizim onlara nasıl ulaşmamız gerektiğini konuşmakla beraber; istedikleri takdirde onların bizi bulabilmelerini sağlayacak bir zemin oluşturmamız gerekiyor. Onların olduğu yerde, onların baktığı yerde olmalıyız; yanlarında, yörelerinde, karşılarında olmalıyız. Çaresizliğe, ümitsizliğe ve atalete düşmeden yeni arayışları son derece önemsemek zorundayız. Özgürlüğüne düşkün, hayatına müdahaleden hoşlanmayan bir kuşak var. Bu kuşak, kendilerinin de iştirak edebileceği diyalogları, etkinlikleri seviyor. Fikirlerinin, düşüncelerinin, sorunlarının yargılanmadan eleştiriye tabi tutulmadan içtenlikle dinlenilmesini arzuluyor. İnanmak ve ikna olmak için doğru mecralarda buluşmayı, kendilerini ifade edebilmeyi ve doğru şekilde anlaşılmayı istiyorlar. Emin olunuz, gençler hakikati kabullenmeye ve sahiplenmeye yetişkinlerden daha müsaittir. Bütün bilimsel/akademik araştırmalar bunu ortaya koyuyor. Yeter ki biz, dünyalarına uygun şekilde gençlere hakikati ulaştıralım.

‘Salgın dönemindeyiz, okullar kapalı, kısıtlamalar var ama biz gençlik çalışmalarını konuşuyoruz!’ diye düşünülebilirsiniz. Ben tam da bu nedenlerden dolayı gençlik çalışmalarına yoğunlaşmamız gerektiğini söylüyorum. Bu sürecin psikolojik olarak gençlerimizi nasıl etkilediği, gençlerimizin bu atmosferde zamanlarını nasıl değerlendirdiği hususu hayati öneme sahiptir.

Bulundukları dönem itibarıyla özgürlüğüne düşkün gençlerimizin salgın sebebiyle kısıtlamanın verdiği bir stres yükü ile karşı karşıya olduklarını biliyoruz. Bu süreç, onlarla iletişim kurmamız için hem daha önemli hale gelmekte hem de daha müsait bir zemin oluşturmaktadır. Zira bu gibi kriz dönemleri maneviyat arayışına, anlam bulma ve hayata yeni anlamlar yüklemeye elverişli zaman dilimleridir. Dolayısıyla salgın şartlarında yaşadığımız bu zor zamanları, gençlerimiz açısından manevi değerlerimizi yeniden inşa etmeye ve hayata daha güçlü şekilde yansıtmaya vesile kılabiliriz.”

Gençlik hizmetlerinde; planlama, uygulama, takip, fedakârlık ve donanım anlamında hassasiyet gösterilmesi gerektiğine dikkati çeken Başkan Erbaş, “Gençlik çalışmaları uzun vadeli düşünülmelidir. Sadece bir kerelik etkinlik, bir aylık sohbet, bir dönemlik eğitim gibi değil her daim iletişim ve etkileşimin devam ettiği bir ortam olmalıdır. Sadece sorun yaşayanlara yönelik problem odaklı değil; adeta koruyucu hekimlik gibi ideal rehberlik anlayışıyla hareket edilmelidir.” ifadelerini kullandı.

Özellikle salgın sürecinde dijital imkânların din hizmetleri ve eğitiminde etkin bir şekilde kullanılması gerektiğini vurgulayan Erbaş, sözlerini şöyle tamamladı:

“Özellikle gençlere ulaşma ve gençlik çalışmaları için dijital imkânlar son derece önemlidir. Ancak dijital platformlarda yapılan faaliyetlerin içerik ve sunum açısından çok daha büyük dikkat gerektirdiğinin altını çizmek istiyorum. Başkanlığımızın basılı-görsel yayınları ve dijital ortamlardaki hizmetleri hamdolsun oldukça güzel bir seviyededir. Bugün sadece Diyanet Televizyonumuzu milletimizle buluşturmak, evlerin sabit kanalı haline getirmek en büyük tebliğ ve irşada vesile olmaktır. Özveriyle sorumluluk üstlenen tüm hocalarımıza teşekkür ediyorum.”

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş'ın konuşmasının ardından, bölgeler adına söz alan il müftüleri, illerde sürdürülen hizmetlere dair bilgiler paylaştı.

Toplantıda Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı Prof. Dr. Abdurrahman Haçkalı ile Diyanet İşleri Başkan yardımcıları ve birim amirleri de hazır bulundu.