Eski çağlarda Espiye adı bölgede yaşayan halk tarafından bilinmiyordu. Daha doğrusu, Yağlıdere suyu Gelevera Deresi arasındaki geniş düzlüğün adı henüz konulmamıştı. Bu yöreye ad verilmesi Müslüman Türklerin gelişi ile olacaktı. O günlerde (MÖ 656) Espiye düzlüğünün hemen yanıbaşında yükselen Andoz Kalesi ve komşu ilçe Tirebolu'da Merkez Kalesi vardı.
Antik çağlarda Tirebolu'yu kuran halkın Miletoslular olduğu ve dolayısıyla Espiye arazisine bu halkın hakim olduğu belirtilmektedir.Tirebolu'yu Miletoslular'ın kurduğunu, MS 1. YY'da Plinus'un yazdığı "Natural History" adlı eserinden anlıyoruz. Yine aynı eserden Miletoslular'ın Karadeniz'de 90 kadar şehir kurdukları yazılmaktadır. Atinalı Kesnepheron'un (MÖ 430-355) "Anabasis" adlı eserinden MÖ 401'de Doğu Karadeniz Bölgesi'nde Kolh'ların Driller'in, Halib'lerin, Tibaren'lerin yaşadıkları anlaşılmaktadır. Drille'in Kıpçak Türkleri'nin ataları olan Kimmerler'in bir boyu olduğu ve hatta Tirebolu adının "Dırıbolu" biçiminde buradan geldiği iddia edilmektedir. O günlerde Tirebolu'ya bağlı olan Espiye'nin eski sakinlerinden birinin de Driller olabileceğini bu açıklamalar ışığında söyleyebiliriz.
Espiye daha sonraları, Pontus Krallığı, Roma ve Bizans hakimiyeti altında kalmıştır. 1204 yılında Haçlı Ordularının İstanbul'u işgal etmeleri ile İstanbul'dan kaçan Aleksious'un Trabzon'a gelerek burada Trabzon Rum İmparatorluğu'nu kurması üzerine bu evletin sınırları içinde yer almıştır.
Espiye'nin Türk yurdu olması Oğuz Türkleri'nin bir kolu olan Çepniler'in bölgeye gelmesiyle başlar. Oğuz Han'ın üç oğlundan biri olan Çepniler XII. ve XIV. YY'da Kürtün bölgesinde gelmesiyle Karadeniz kıyıları Türkleşmeye başlamıştır. Çepniler bugünkü Ordu, Mesudiye bölgesinde Hacı Emirli Beyliği'ni kurmuşlardır. Onbinden fazla atlıdan oluşan bir orduya sahip olan Emirli Beyliği Doğu Karadeniz Bölgesi'nde hakim olan Trabzon Rum İmparatorluğu'na pek çok akınlar düzenleyerek sıkıntılı günler yaşatmıştır. O tarihte, tüm Karadeniz sahillerine Rumlar, dağlık kesimlerine de Türkler hakim idiler. Bir müddet sonra Hacı Emirli Beyliği'nin başına Hacı Emir Bey'in oğlu Süleyman Bey geçti. Süleyman Bey, ilk olarak uzun süredir fethetmeyi düşündüğü Giresun'a 397 yılında bir sefer düzenledi. Zorlu mücadelelerden sonra Giresun şehrini zaptetti. Bu sebeple ona "Giresun Fatihi" ünvanı verildi. Ancak Giresun'un zaptı ile Espiye Türklerin eline geçmemişti. Trabzon Rum İmparatorluğu'nun sınırları buradan başlıyordu. Giresun'un fethi ile Keşap, Dereli ve Giresun Merkez Türk hakimiyetine girmişti.
Aradan 64 yıl geçtikten sonra Trabzon Rum İmparatorluğu'na son verilecekti. Bu zaferle birlikte Espiye ve tüm Karadeniz ebedi Türk yurdu oldu. Bölgede Osmanlı hakimiyetinin başlaması ve Rum hakimiyetinin sona erdirilmesinde Çepniler büyük rol oynamışlardır. Fatih Sultan Mehmet'in Trabzon Rum İmparatorluğu'na son vermek üzere düzenlemiş olduğu seferde bölgeye çok önceden yerleştikleri ve iyi tanıdıkları için yardım ettiler. Bu nedenledir ki, Osmanlılar Çepniler'i pek çok vergiden muaf tutmuşlardır. Espiye adına ilk defa "Espiyelü" şeklinde Osmanlı tahrir defterlerinde rastlıyoruz. 1515 tarihli defterde "Çepni eli" olarak belirtilen Espiye "Eşter Oğlu Mustafa Bey Zeameti" olarak kayıt edilmiştir. Bu nedenle Espiye adının meşeinin buradan arıyoruz. Espiye kelimesi Farsça "Esb" kelimesinden türetilmiştir. Hayat Büyük Türkçe Sözlük'te "Esb" kelimesi "At, Beygir" anlamına gelmektedir. Bu kelimeye eklenen "i-yelü" eki, iki anlamda olabilir. Birincisi "Atlık, atların ol olduğu yer" anlamında mütelaa edilebilir. İkincisi de "Yelü" sözcüğününün "yalu, yalı" biçiminde ses ve şekil değiştirmesinden yola çıkılarak "yalı atı" şeklinde olabileceğidir. Her iki anlamda da Espiye kelimesi Türkler'in vermiş olduğu bir addır. Çünkü, Türk töresinde "at, avrat , silah" kutsallık derecesinde önemli kavramlardır. Eski Türkler at üstünde uyur, at üstünde yerler içerlerdi. Bu durumda, Espiye ister "yalı atı" isterse "atlık" anlamına gelsin, Türkler'ce çok kıymetli bir isimle anılmıştır.
1515 tarihli Osmanlı kayıtlarına göre, o günlerde Espiye'nin 16 haneden (konuttan), Andoz'un ise 6 haneden oluştuğunu anlıyoruz. Bunun anlamı Espiye'nin o tarihlerdeki nüfusunun 80-90 kişi olduğudur. Sonuç olarak, Espiye 480-500 yıllık bir yerleşim yeridir. Andoz Kalesi'ne gelince uzunluğu 90 adım, genişiliği ise 20 adım olan küçüçük bir kale olup burada halk yaşadığını söylemek mümkün gözükmemektedir. Andoz Kalesi olsa olsa hemen yanı başındaki denizi ve yolları gözetleme amaçlı olarak kullanılmış olabilir.
Espiye gerek Osmanlılar, gerekse Pontus ve Trabzon Rum İmparatorluğu dönemlerinde idari bakımdan il olarak Trabzon'a ve ilçe olarak ta Tirebolu'ya bağlı kalmıştır. 16. YY'da bölgenin idari yapısı nahiyeler (beldeler) şeklinde idi. Çepni bölgesinde 7 nahiye kurulmuştu. Bunlar, Yağlıdere, Bayramoğlu, Karaburun, Üregir, Eskiyomlu, Alahnas ve Kürtün nahiyeleri idi. O dönemde Espiye, Cibril, Andoz, Adabük ve Akköy Yağlıdere Nahiyesi içinde, Dikmen, Keçiköy, Oğulca (Avluca), Kozköy, Tağnalcuk (Taflancık), Manastır-ı İslam, Çepniköy ve Kurugeriş köyleri de Bayramoğlu Nahiyesi içinde yer almışlardır.Tarihi bakımdan en az Espiye kadar eski olan yukarıda isimlerini saydığımız köyler, bugün hala aynı adlarla anılmaktadırlar. I. Dünya Savaşı sırasında tüm Anadolu gibi sıkıntılı günler geçiren Espiye Ruslar'ın Harşit Çayı'na gelmesiyle düşmana karşı Osman Ağa komutasında gönüllüleri ile katılmıştır.
1. Dünya Savaşı sonrası devam eden Kurtuluş Savaşı'nda da bir taraftan askerlik şubeleri kanalı ile diğer taraftan Osman Ağa'nın Giresun'da kurduğu gönüllü birlikleri ile katılmıştır. Öte yandan aynı zamanda Espiye'li olan o günlerin Giresun Askerlik şubesi Reisi Binbaşı Hüseyin Avni Alpaslan'ın gönüllü birliklerine asker vermiştir. Espiye'ye bağlı Kurugeriş Köyü'nde doğan Hüseyin Avni Alpaslan, I. Dünya Savaşı'na Şark Cephesi'nde katılmıştı. Aynı zamanda bir fikir adamı da olan Hüseyin Alpaslan Türk Yurdu Dergisi'nde milliyetçi yazılar yazmışi "Otçugöçü" ve "Çepni Boyu"nu inceleyen makaleler kaleme almıştır. Kurtuluş Savaşımız sırasında, Giresun'da kurulan iki gönüllü alaydan 42.Piyade Alayı'nın teşekkülünü sağlamıştır. Sakarya-Dumlupınar Savaşlarına çağrılarak cepheye gitmiş, 30 Ağustos 1921 tarihinde Mangaltepe Sırtlarında şehit olmuştur.
Cumhuriyet döneminde 1957 yılına kadar şimdiki komşu ilçemiz olan Tirebolu'ya bağlı olarak kalan Espiye, çok partili yaşama geçildikten sonra 1957 yılında ilçe olmuştur. Bu tarihin Espiye için başka bir önemi daha vardır. Bu tarihe kadar pirinç yetiştirilen Espiye'de sıtma hastalığının artış göstermesi nedeniyle çeltik ekimi hükümet tarafından yasaklanmıştır.